
1994-1995 yılı mıydı ?, bir arkadaşımla Beyoğlu'nun arka bir sokağında hoş bir bara gittik; demo kasedini sır gibi saklayarak dinlediğimiz, kimse çekmesin diye gizli tuttuğumuz ama her alanın gizli gizli kaydettiği şarkıları yazan-söyleyen adamı dinleyecektik barda.
Bara girdik, kenara bir yere oturduk, biranın kaç lira olduğunu sormamız gereken zamanlardı. Bir bira koyduk önümüze... dinledik, dinledik.
Adam belirli bir süre sonra gitarı bıraktı, mikrofonu kenara koydu ve bağırmaya başladı: "Buraya şarkı dinlemeye geldiyseniz şarkı dinleyin, şarkı dinlerken yemek yiyecekseniz başka yere lütfen, çatal bıçak sesi duymak istemiyorum." Ses, yemek, çatal, bıçak kesildi; herkes sustu.
O şarkılarını söyledi, mükemmeldi.
Arada da Stairway To Heaven söyledi. Tahta sandalyeyle şarkının bateri bölümlerini de yaptı. Tek kelimeyle mükemmeldi.
Şimdi Yaşar KURT nerededir bilemiyorum ama 1995'li yıllarda yaptığı şarkılarla Türkiye müziğine damgasını vurmuştur. Hakettiği karşılığı alamamıştır belki. O da kendi saflığından, iyiliğindendir.
Onun yaptığını karşılığını alıp, daha ferah bir hayatta, daha güzel şeyler yapacak şartlarının olması gerekirdi.
Ama kendisinin de dediği gibi: "hırsızlar dolaşıyor hırsızlar ...."